Rss Feed
  1. Zamanın birinde yamulmuyorsam süleyman demirel* bir üniversitede konferans veriyordu. arka sıralardan bir kız kalktı ve:
    -benim başımdaki bu örtüyü çıkartabilirsiniz;ama zihnimdeki örtüyü asla çıkaramazsınız.
    bu cümleden fesat anlamlar çıkaracak arkadaşlar olacaktır mutlaka. inançların,fikirlerin özgürce yaşanabilmesi, savunulabilmesi için, uğrunda can mı vermek gerekir illa?
    üniversitenin kapısında toplu taşıma aracı durur. içeriye kimlik kontrolü(!) yapmak için gelen güvenliklerin asıl amacı başörtülü kızların başlarını açtıklarını görmektir.
    ve erkek öğrenci hergün bu manzarayı görünce yazıklar olsun bu kapının arkasındaki medeniyete der. başını öne eğip, ezile büzüle yere bakar;çünkü o zihinleri ak pak olan kızların gururlarının hergün ayaklar altında çiğnenişini görmek istemez.bu saatten sonra, varsın gelmesin o özgürlük(!)

  2. I'm feeling lonely...

    26 Kasım 2007 Pazartesi


    Yalnızlıklarım oldu bir yığın. Benden ayrılmayan sevgililerim oldu onlar. Sürekli yanıbaşımda nöbetteydiler. Bir ara "Hah,tamam şimdi gidiyorlar!" demiştim ki yine ayrılamadık birbirimizden. Ben onlardan ayrılmaya razıydım; ama onlar benden ayrılmaya hazır değildiler.
    Gel zaman git zaman birbirimize alışıvermiştik. Adeta bir elmanın iki yarısı oluvermiştik. Birlikte yiyor,birlikte içiyor, aynı şeylere gülüyor, aynı şeylere ağlıyorduk. Yalnızlıklarım, bana sanki bir şeyi unutturmaya çalışıyorlardı; ama neyi? Beni öyle alıkoyuyorlardı ki düşünmeye bile fırsatım olmuyordu hatırlamak için. Açıkcası ben de pek üstüne düşmüyordum unuttuğum, daha doğrusu hatırlayamadığım şeyin ne olduğunu öğrenmek için. Tek sorun yalnızlıklarımın benle konuşmuyor olmasıydı. Ben sürekli anlatıyor, anlatıyor ve anlatıyordum; oysa o bıkmadan usanmadan beni dinliyor ve hiç konuşmuyordu. Bazen yalnızlıklarımın şizofrenik bir kişiliği olduğuna inanıyordum. Kimi zaman yalandan da olsa baharı yaşatıyordu, kimi zamansa sonbaharda dökülen son yaprağın üzüntüsünü hissettiriyordu yalnızlıklarım.
    Bir gün O'na rastladım. Yalnızlıklarımın unutturmaya çalıştırdığı şeye. O şey insanın yüreğini ayazda bile ısıtan, kalp atışlarının ritmini düzensizleştiren, bünyeyi heyecanlandıran, özne ile yüklemin yerini değiştiren, küre-i arzda ifade edilmesi en güç, belki de en kolay şeydi. O şey sevgiydi. Katıksız sevgi! O'nu görünce gözlerim ışıl ışıl olmuştu. Yalnızlıklarım,sevginin varlığını hissedince pek bir yüzünü ekşitti, hatta yolumu değiştirmeye kalktı; ama izin vermedim. Sevgi, varlığımdan habersiz bir şekilde duruyordu karşımda. Gözlerimi O'ndan alamıyordum. O'ndan ayrı yaşadığım seneler O'nu unutturmamıştı bana, yalnızca yalnızlıklarımın gölgesinde kalmıştı sevgilerim. Gözümdeki perde en nihayetinde kalkmış, ben de aydınlığa kavuşmuştum. Lakin, yalnızlıklarım sevgilerimi ertelememe neden oluyordu. Bir kambur olmuştu yalnızlıklarım artık sırtımda. Yanıbaşımdaki sevgilerime uzanıyordum; ancak dokunamıyordum.
    Ah yalnızlıklarım ne olur azat etseniz beni, azat etseniz de kavuşsam sevgilerime!

  3. HAYALLERİM VARDI

    22 Kasım 2007 Perşembe


    Ben, "büyük adam" olacaktım. Asi dalgalara tek başına göğüs gerecek ve "ben buradayım" diye haykıracaktım su perisine. OLMADI!
    Ben, alabildiğine maviliğe atacaktım kendimi. Kulağımda Sezen Aksu tınıları eşliğinde duygulanacak, gevrek simitimi martılarla paylaşacaktım. OLMADI!
    Ben, harikalar diyarında yol alacaktım. Gün yüzü görmemiş, masum ve de ürkek hayallerimi inşa edecektim gökkuşağının altına. Acabalara takılmış sevgilerim, kursağımda kaldı. OLMADI!
    Ben, sorular soracaktım, cevaplarını bilmediğim. Parçalanmış olan beni, yeniden birleştirecek birini bulacaktım. Pembe panjurlu olmasa da bir evim olacaktı. OLMADI!
    Ben, asla pişman olmayacaktım-evet bunu istiyordum.-. Kargaşadan uzak,daha sakin-kimine göre daha rutin- bir hayatım olacaktı. Yarınlara ertelenmiş sevgilerim vardı,neden ertelediğimi anlayamadığım. İçim, içimi yedi. OLMADI!
    Ben, "sen ağlama" diyecektim. Beşiktaş - Kadıköy vapuru seferini yaparken, kol kanat gerecektim yüreğimin sahibine. Gizli bahçemde açan çiçeklerim vardı. Vermeye az buldum, yahut vaktim olmadı!
    Ben, "seni seviyorum" diye haykıracaktım gökkubbeye. Yaz yağmurları konarken yüzüne, "sen de benim yağmurum ol" diyecektim Serdar Ortaç misali. OLMADI!