Rss Feed
  1. "Memleket İsterim"

    18 Mart 2009 Çarşamba

    Memleket isterim
    gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
    kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

    Memleket isterim
    ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
    kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

    Memleket isterim
    ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
    kış günü herkesin evi barkı olsun.

    Memleket isterim
    yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
    olursa bir şikâyet ölümden olsun.
    Cahit Sıtkı Tarancı
    Nereden esti diyebilirsiniz şiirle yazıya giriş yapmak. Hemen anlatayım: 16 Mart’ta Mahsun Kırmızıgül’ün ikinci filmi olan “Güneşi Gördüm”ü seyrettim. Kimse film eleştirmeni olduğumu zannetmesin -ki riskli bir iştir eleştirmenlik- . Amacım amiyane tabirle bir toplumsal yaraya dikkatleri celbetmeye çalışan yönetmene destek vermektir. Filmi seyredenleriniz şiiri hatırlayacaktır. Ali Sürmeli ne de içli okur şiiri. Cahit Sıtkı’yı da anmadan geçmek olmaz tabii bu noktada. “Otuzbeş yaş”tan sonra akla ilk gelen eseri “Memleket İsterim” olmuştur.
    Bu filmle birlikte sanırım “Beyaz Melek”teki başarının tesadüfî olmadığı anlaşılmıştır kimi çevrelerce. Dikkatimi çeken nokta Mahsun Kırmızıgül’ün her iki filmde de sosyal içerikli sorunları işlemiş olmasıdır. Çekeceği üçüncü filmin –umarım çeker- konusunu şimdiden merak eder oldum. Oyunculuğunda da geçen filme nazaran belirgin bir iyileşme görülüyor.
    Filmin kendisine konu aldığı sorun çok su götürür. Ben, burada sadece tavsiye niteliğinde birkaç noktaya değinmek istiyorum. Öncelikle kabul etmek gerekir ki, yıllar yılı bu ülkede hizmet(!) Sivas’ın ötesine geçemedi -düşünmek gerekir neden diye?- ve insanlar safi şivelerinden ve ten renklerinden dolayı en şiddetli yaftalanmalara maruz kaldılar. Bu noktada –eğer okuduysanız- bir önceki yazım “Empati”yi hatırlamış olmalı bellekleriniz. Oysa o zamanlarda bizler kanser olmayacağımızın verdiği rahatlıkla(!) boğaza karşı çaylarımızı yudumluyor ve ufku seyrediyorduk onlardan habersiz. İnsanları “öcü” gibi aksettirme politikası bir nesli faşizan duygulara gark etti. Son yıllarda ülkenin doğusunda görülen devlet-millet yakınlaşması umut veriyor gelecek güzel günler için. Madalyonun öbür yüzünde ise devleti “öcü” gibi gösteren bir terör örgütü var. İşte insanların devleti bir kara trenden ibaret sandığı o yıllarda terör örgütü “sizler için, eşitlik ve özgürlük uğruna..” gibi beylik laflarla köylerinde hallerince yaşayan naif insanları kandırmış ve terör örgütüne destek vermelerini sağlamıştır. Süreç içerisinde gördüklerimizden yola çıkarak, kimse ben sütten çıkmış ak kaşığım deme hakkına sahip değildir. Bir soru daha var insanı işkillendiren: Yaklaşık otuz senedir verilen silahlı mücadeleye rağmen terör örgütü nasıl hala varlığını sürdürebiliyor? Sorular uzar, uzar, yol olur. Bu yazının da burada nihayete ermesi gerekir ama başladığı gibi Cahit Sıtkı ile onla da sona ermeli diye düşünür yazar:
                Memleket isterim
    ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
    kardeş kavgasına bir nihayet olsun.




  2. 0 yorum: