Rss Feed
  1. İKİLEMLERİN EŞİĞİ

    16 Aralık 2007 Pazar


    İkilemlerin eşiğinde olmak nasip olmaz herkese!Öyle bir halet-i ruhiyeniz olur ki ikilemlerin eşiğindeyken, ne etrafınızdakiler sizi anlar ne de siz kendinizi.
    Küre-i arz dönmeye devam ettikçe ikilemler ve ikilemlerin eşiğinde yol alanlar var olacak. İkilemlerin eşiğinde gezinen bir adam, kendini biçare hisseder,ezilir,büzülür. Küçüldükçe küçülür. Her şey üstüne üstüne gelir. Hele bir de seviyorsa! Sevip de söyleyemiyorsa, vay onun haline!
    İnsan sevdiğini hissettiğinde , yani yüreğinin bam teli titrediğinde başlar ikilemler insanın etrafını sarmaya. İkilemler bir sınavdır aslında; iradenin,cesaretin ve aklı selimin sınavı!İçi boşalan "sevgi" kavramı değerini yitirdikçe yitirmiş bir haldeyken, imbiklerden süzülmüşcesine halis bir sevgi besleyen bünyeler sevgilerini kalplerine gömerek kendilerine ve şu yalan dünyaya en büyük kötülüğü etmiş olurlar. İş yazıya gelince döktürürler; lakin oturup konuşmaya, apaçık bir dille her şeyi anlatmaya gelince süt dökmüş kedi misali bir köşeye sinip, puslu gözlerle O'na bakarlar, sanki hiçbir şey olmamış gibi! işte bu insanlar ikilemlerin esiri olmuşlardır.
    Sevgileri yarınlara bırakmak demek, ne demek?İşte,sevgileri yarınlara bırakmak ikilemlerin esiri olmak demek! Sevgileri yarınlara bırakmak, O'na ihanet etmek demek! Sevgileri yarınlara bırakmak, yeryüzünde cehennemi aramak demek! Sevgileri yarınlara bırakmak,reddedilme korkusunu yenememek demek! Sevgileri yarınlara bırakmak, kararsızlık demek!
    Filtre kahvemi yudumlarken ansızın aklıma düşen bu konu hayatımızın max. ve min. olduğu noktaları, yani dönüm noktalarını oluşturuyor. Dönüm noktanızın min.'den max.'a geçmesi temennisiyle!