Rss Feed
  1. Uçurtmalar Özgürdür!

    2 Mayıs 2008 Cuma


    Uçurtmalar özgürdür. Onlar gökyüzünün maviliğinde alabildiklerine özgürdürler. Öyle ya karışanları yoktur onların. Yeryüzünde uçurtmanın ipini tutarak onu kontrol altına aldıklarını zannedenler ise büyük bir yanılgı içindedirler. Bir süre sonra, yani irtifa kazandıktan sonra uçurtma peşinden sürüklemeyi başarır insanları ve işte hikâyede burada başlar aslında.

    Şimdilerde, çocukluğumda alabildiğine yeşil bir alanda özgürlüğüne kavuşabilmek için alabildiğine asi olan bir uçurtmanın peşinden koşamamanın, aynı zamanda da etrafa manasız gülücükler savuramamanın vermiş olduğu eksikliği hissediyorum içimde bir yerlerde. Çocukken uçurtmaları sadece izleyebilmiştim, ta ki gözden kaybolana kadar. Neler vermezdim ki o uçurtmaya hayallerimi bağlayıp gökyüzünde yükselişine eşlik etmek için. Mesela çok sevdiğim legolarımdan vazgeçebilirdim. “Baba legodan uçurtma olur mu?” bu soruyu yöneltmiştim sıcak bir bahar günü. Babam cevap vermemeyi yeğlemişti soruma. Legolar uçamazlardı, çok geçmeden bu gerçeği öğrenmiştim; ama hayallerim özgürdü tıpkı uçurtmalar gibi. O halde hayallerim gökyüzünde yerlerini alabilirlerdi. Gökyüzünde gördüğüm en yüksekteki uçurtmayı seçerdim her daim ve o andaki hayalim neyse onu uçurtmayla birlikte salardım maviliğe.
    Şimdilerde büyüdüm-en azından çevremdekiler böyle söylüyor- ve hayallerimin bir kısmına kısmen ulaşmış durumdayım. Gözlerim hala uçurtmalarda. O küçük çocukların uçurtmalarını azlederken gözlerindeki ışığı görmek insana büyük bir heyecan veriyor. Zannediyorsunuz ki, o çocukta uçurtmayla birlikte havalanıyor, bambaşka diyarlarda seyahat ediyor.
    Bir uçurtma olsam, alıp başımı gitsem hayallerimle birlikte. İnsanların günlere anlamlar yükleyip her yıl o günü akıllarınca(!) kutlamadıkları, serbest piyasa ekonomisini “öcü” görenlerin olmadığı, ülkesinin daha iyiye gitmesini istemeyen bir işçi sınıfının yer almadığı, yediği kaba pisleyenlerin olmadığı bir yer var mı bildiğin? Ve yine, insanların tam anlamıyla birlik ve beraberlik- bu iki kelimenin içini boşaltmaya çalışanlara inat- içinde yaşadığı, bireysel özgürlüklerin özgürce(!) yaşanabildiği, kahramanlık öykülerinin yalnızca “Battal Gazi” hikâyelerinden ibaret olduğu, “tek bayrak, tek millet, tek devlet” ilkesini düstur edinenlerin yer aldığı bir yer var mı bildiğin? Ey, uçurtma! Ne olur biliyorsan götür beni o diyara, götür ve kurtar, korku ve gerilim üzerinden oyun oynayanların elinden!

  2. 0 yorum: